ERKEK CEKET MODELLERİ
KADIN CEKET MODELLERİ
KADIN PANTOLON MODELLERİ
ETEK MODELLERİ
ELBİSE MODELLERİ
Hilda Deri
DERİ CEKET YAPIMI
Deri insanlığın en eski kullanım malzemelerinden belkide işleme yaptığı ilk hammaddelerden dericilikte ilk zanaatlarından biridir. Medeniyet yolculuğunda ortaya çıkan örtünme ihtiyacının giderilmesinde dokuma işleminin bulunmasına kadarki süreçte ana kullanım maddesidir. özellikle biz Türklerin ana geçim kaynağı olan hayvancılıkla beraber bu mesleği ilk ve en yoğun yapan topluluk olarak değerlendirmek yanlış olmaz.
TARİHİN İLK ZANAATLARINDAN DERİCİLİK
Kullanışlı, hafif, dayanıklı ve kolay bulunabilir olması sebebiyle eski çağlardan itibaren endüstri devrimine kadar, en popüler hammaddelerden biri olan hakiki derinin tarihi çok eskidir. Özellikle Akdeniz havzasından, Anadolu'dan, Mezopotamya'dan, İran'dan, Orta Asya'ya kadar olan bölgede yaygın kullanım alanına sahiptir. M.Ö. 2000-1000'li yıllara dayanan tarihlerde Anadolu'da Hititlerin oldukça ileri işleme teknikleri geliştirdikleri belirlenmiştir. Anadolu'nun bazı bölgelerinde yapılan kazılarda M.Ö. 2800 yılına ait bazı mezarlarda deri parçaları bulunmuştur. Dericilik bir çok medeniyetin kurulduğu, farklı toplumların yaşadığı Anadolu coğrafyasında bu kültürlerin katkıları ile zenginleşmiş geniş ve ileri bir meslek dalı olmuştur.
SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE DERİCİLER EN KUVVETLİ ESNAF TOPLULUĞUYDU
Türklerin ana yurtlarından getirdikleri kendilerine has işleme teknikleri ile birleşen Anadolu kültürü ve ana merkezinde deri olan debbağların, sayacıların, ayakkabıcıların ve saraçların örgütlenme modelleri ve birliktelikleri ortaya o dönemin en kuvvetli esnaf topluluğunu oluşturmuşlardır.
OSMANLIYLA DÜNYAYA AÇILAN DERİCİLİK
Osmanlının gelişim dönemi dericiliğinde gelişip Türk derisinin Avrupa'da tanınmasını sağlamıştır. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde sürdürülen üretim; Kayseri, Diyarbakır, Kastamonu, Urfa gibi. İstanbul'un fethinden sonra bu kentte yoğunlaştı. Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonra İstanbul Kazlıçeşme semtine 33 salhane, 360 tabakhane yaptırdı ve esnafın büyük bir kısmını buraya topladı. Dericiliğin oldukça önemli bir meslek olduğu Osmanlı'da deri savaş malzemesi olarak belirtiliyordu ve ihracı yasak maddelerdendi. Sahtiyan adıyla dünya litaratürüne giren Türk derisi. Avrupa'da oldukça ünlüydü. Tazminat ve Sanayi devriminin ardından ortaya çıkan gelişmelere ayak uyduramayan, bu meslekte Avrupa'nın gerisinde kalmaya başladı. Avrupa'ya dericiliği Osmanlılar öğretmişti.
GELENEK 20. YÜZYILIN ORTALARINA KADAR AYNIYDI
Anadolu'da geleneksel-ilkel deri işleme yöntemleri, eski çağlardan 20, yüzyılın ortalarına dek, teknoloji ve yan malzemeler bakımından pek fazla değişmedi. Anadolu usulü dericilikte, kesilen hayvanların yüzülen ve kokmaması için tuzlanan derilerin tabakhaneye girdikten sonra geçirdiği hazırlama, sepileme ve apre aşamalarında tabi tutulduğu bir dizi işlem yüzyıllar boyu hemen hemen aynı kaldı. Tabakçıların kullandığı maddeler arasında dövülmüş tanenli bitki tohumları, kök boyalar, meşe, kızılağaç, mimoza, akçaağaç, nar kabukları, kebrako odunu, mazı, palamut ve palamut kadehi, debbağ sumağı, sarı kök, kestane yaprağı, köpek dışkısı ( Tabakhaneye b...mu yetiştiriyorsun söylemi buradan gelmektedir. Kilo ile satıldığı için kuruyunca kilo kaybeden dışkı, Kurumadan yetiştirilmesi gerektiği için acele olarak götürülmesi gerekir. ), çiviotu, karahurma ile muhtelif yağların önemli yeri vardı. Bunlarla deri tabakalarına sağlamlık, parlaklık, yumuşaklık ve hepsinden önemlisi de renk kazandırılırdı.
CUMHURİYET DÖNEMİ DERİCİLİK
Yeni kurulan Cumhuriyet'in en önemli endüstrilerinden olan debbağlık yani dericilik, babadan oğula geçen bir meslek olmaktan ve lonca sisteminin dışına çıkmış, yeni kurulan Cumhuriyetle beraber hızlı bir değişime uğradı. Yeniden hızlı bir gelişime giren dericilik Anadolu'nun bir çok kentinde irili ufaklı fabrikalarda, debbağhanelerde ( Tabakhanane ), yapılıyordu. 1970'li yıllara kadar en büyük üretim Kazlıçeşme ve Beykoz Deri fabrikasıydı.
1970'TEN SONRA HIZLA GELİŞEN SEKTÖR
1972 yılında İzmit Köseköy'de kurulan Kazlı Deri Sanayii AŞ Cumhuriyet dönemi gerçekleşen önemli gelişmelerdendir. 1980'li yıllara kadar eski yerlerinde devam eden üretim, çevre kirliliğine tedbir almak için 1980 sonrası, düzenli, arıtma tesislerine sahip, organize sanayi bölgelerine taşındı. Bunlardan en önemlileri 1986 Yılında dönemin belediye başkanı Bedrettin Dalan'ın temelini attığı İstanbul - Tuzla Organize Deri Sanayii bölgesi başta olmak üzere İzmir, Menemen ve Çorlu Organize Deri Sanayii bölgeleridir. Ayrıca Uşak, Bursa, Gerede, Denizli, Manisa, Gönen, Çanakkale, Isparta, Gazi Antep illerinde irili ufaklı tabakhaneler bulunmaktadır.
KOCAN DEBBAĞ İSE BOŞAYABİLİRSİN
Dericiliğin en zor tarafıdır tabakhanecilik. Hayvanın sırtından çıkan derinin giyim eşyası, ayakkabı, aksesuar gibi işlemlerde kullanılması için en önemli bölüm derinin işlendiği tabakhane safhasıdır. Türkiye'de 1300 civarında tabakhane bulunuyor. 20 bin civarında kişinin istihdam edildiği sektör, içinde bulunduğu sıkıntılara rağmen, bu konuda Dünya'da İtalya, Çin ve Hindistan'ın ardından 4. sırada yer almaktadır. Ayrıca kürk işleme kapasitesi olarak birinci sırada yer almaktadır. Yıllık kapasitesi 80 milyon adettir.
Yahudiliğin şeriat kitabı Talmut'ta toplumun en aşağı kesimi olarak görülen debbağlar ( tabakhane çalışanları ), yaptıkları işten dolayı acınacak insanlar konumunda görülmüş, yüksek mertebelerde iş verilmemiş, eşleri bu işle uğraşan kadınlara boşanma hakkı tanınmıştır. Yaydığı kötü kokudan dolayı yerleşim merkezinin dışında kurulmasına izin verilmiştir.
Böylesine uğraşılı ve zahmetli olan bu iş günden güne tercih edilmez bir iş olmaktadır. özellikle eğitimli işç;i bulmakta zorlanan sektör bunun faturasını düzenli ve sistemli bir çalışma ortamı kuramamakla ödemektedir.
Emek yoğun bir sektör olan tabakçılık, işlemede kullanılan çeşitli kimyasallardan dolayı dikkatli ve bilinçli olunması gereken bir meslek. Islak, rutubetli ve ağır kokulu olan tabakhanelerde uzun süre çalışmak çeşitli sağlık sorunlarına sebeb olabilmektedir. Çeşitli solunum yolu hastalıkları, deri ve cilt rahatsızlıkları gibi. Bu konuda çalışanların iyi eğitilip bilgilendirilmesi gerekmektedir. Avrupa'nın gelişmiş ülkeleri bu işten elini ayağını çekerken, dericilikle uzun bir tarihi bağı olan ülkemizdeki sektör yöneticileri ve çalışanları bu konuda çalışma şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili daha yoğun bir çaba sarf etme mecburiyetindedirler.
DERİ VE KÜRK GİYİM EN BÜYÜK ALT SEKTÖR
Türkiye deri ürünleri ihracatı içinde yaklaşık %55'lik payıyla en büyük alt sektörler durumundadır. 2005 yılı itibarıyla yapılan 1,050 milyar $'lık ihracatın 582 milyon $'ı deri ve kürk giyim alt sektörüne aittir. Sektörde 1500 - 2000 civarında işletmede, 25-30.000 kişilik istihdam sağlamaktadır.
1970'li yıllardan itibaren hızla gelişen ve dışa açılan dericilik 90'ların başlarında en yüksek seviyesine ulaştı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılması ile muhteşem bir talep artışı yaşayan sektör altın çağını yaşadı. Sektörün emek yoğun bir sektör olması, yani tamamen bütün safhalarında insan kontrolüne ve emeğine ihtiyaç duyulması sektörü istihdam açısından önemli bir konuma getirmektedir. Ancak bu dönem çok uzun sürmedi 1994'te alınan 5 Nisan kararları ile birlikte ve Rusya'nın bavul ticaretini daraltması sektöre büyük darbe vurdu. Bu dönemde birçok büyük firma iflas etti. Ardından toparlanmaya çalışan sektör 1998 ve 2001 ekonomik krizleri ile ağır darbelere maruz kaldı. Bir çok aile mesleği bırakıp başka işlerde çalışmaya başladı.
300 AİLE SERACILIK VE TEKSTİLE BAŞLADI
Bu konuda en önemli örneklerden biri olarak 1976 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinin Suçatı köyünden İstanbul'a gelen Şahan ailesinin 1985 yılında tekrar köylerine dönerek başlattıkları proje gösterilebilir. Köyde kurulan deri konfeksiyon işletmeciliği kısa sürede büyük bir istihdam alanına dönüşmüş, köyün tamamına yakını bu işle uğraşır duruma gelmiştir. Ayrıca çevre köylerde bundan etkilenmiş ve 3000 kişiye yakın insan dericilik mesleğine başlamıştır. Bireysel olarak Şahan ailesinin önderliğinde Köykent projesi paralelinde yürütülen proje köyün kısa sürede kalkınmasını ve sıfır işsizlik oranına ulaşmasını sağlamış, alt yapı sorunlarının giderilmesini ve köyden kente göçün azalmasını temin etmiştir. Ancak 1994 ekonomik krizinde yarım kalan proje sonucunda devletin de konuya ilgi göstermemesi de eklenince aileler çevre şehirlere, Denizli, tekstil, Antalya, seracılık gibi işlere yönelmek durumunda kalmış, köyün sağlık ocağı, 8 yıllık ilköğretim okulu gibi projeler yarım kalmış, kent nüfusu'nun artışına sebep olmuş ve ailelerin çeşitli sıkıntılara maruz kalması engellenememiştir.
DERİ NEDİR? KAÇA AYRILIR?
Hayvandan yüzülen ve tabakhanelerde işlenmeğe hazır olan deriye ham deri, işlendikten sonra ortaya çıkan deriye ise mamul deri denir.
1-)Ham deri çeşitleri; büyük bacak ( büyük baş hayvan derileri), Küçük bacak (Küçük baş hayvan derileri) olarak temelde iki gruba ayrılırlar. Ancak bunun yanında Timsah, Deve kuşu, Yılan gibi hayvanların derileri'de işlenmektedir.
2-)Ham deriler işlenerek mamul deri biçimine girer. Mamul deriler üç türlüdür: alt derileri, kayışlık, taban astarı ve kösele; yüz derileri, zig, vidala, glase, vaketa, süet, meşin, sahtiyan ve astarlık; giyimlik, çanta, eldiven, ayakkabı, gibi işlemlerde kullanılan.
Deri doğal olması nedeni ile oldukça sağlıklı ve kullanışlı bir üründür. Yaşam standardının artırılması konusunda, muadili olan petrol hammaddeli ürünlerden çok daha sağlıklı ve estetiktir, uzun ömürlüdür.
DERİ NASIL HAZIRLANIR?
Memeli hayvanların derisi iki katmandan oluşur: En dıştaki ince üstderi ile bu katmanın altındaki daha kalın ve sert altderi. Bunların altında ise yağlı derialtı dokusu vardır.
Çok sayıda hücre katından oluşan üstderi altderiye yapışıktır ve üzeri kıllarla örtülüdür. Bu kat dericilikte işe yaramadığından temizlenir. Buradan elde edilen kıllar dokuma ve halı üretiminde kullanılır. Dericilikte kullanılan bölüm kalın, lifsi bağdokudan oluşan altderidir. Yeni yüzülmüş deri ağırlığının dörtte üçü su biri ise derinin kısa zamanda çürümesine yol açan, kollajen adı verilen ve bağ dokunun hücrelerarası ana dokusunu oluşturan jelatinim si bir maddedir. Derinin sepileme işleminden önce bozulmadan depolarda bekletilebilmesi için suyunun alınması gerekir. Bu, havayla kurutma, yaş yada kuru tuzlama biçiminde olur.
Deriler işlenmek için tabakhaneye getirilince, önce ısıtılarak üzerindeki kir, kan gibi maddelerden arındırılır ve yumuşatılır. Ardından kılları gevşetmek, deriyi temizlemek ve yüzeyini pürüzsüzleştirmek amacıyla kireç, sodyum sülfür ve su çözeltisine batırılır. Bu karışım kıl köklerini ve üst tabakayı eriterek, deriden ayrılmalarını sağlar. Üzerinde kalan etler makineyle alınır ve deri yıkanır. Koyun derisi gibi küçük deriler, kireç ve sodyum sülfürden oluşan bir macunla sıvanarak yada sıcak buhar odasında birkaç saat asılı bekletilerek ayrıca yumuşatılır. Blöze haline gelen deri, sepileme işleminden geçtikten sonra, perdahlama safhasına gelir. Bu safhada genellikle el ve ayak makineleri yardımıyla deriler açılır, kurutulur ve tavlanır. Daha sonra iskefe makinelerinde yumuşatılır, gergeflere gerilerek kurutulur ve kenarları kesilir. Kullanıma hazır olması için de deri boyanır, cilalanır ve preslerle ütülenir.
ÖZEL DERİ TÜRLERİ
Süet genellikle dana yada oğlak derisinden yapılır. Kadifemsi yüzeyi derinin iç kısmı zımparalanarak hazırlanır.
Rugan, derinin kat kat cilalanarak parlatılması ve fırınlanmasıyla elde edilir.
Cam silmek için kullanılan güderi günümüzde dağkeçisi yerine koyun derisinden yapılır. Güderi yapmak için koyun derisi iki tabakaya ayrılır. İnce dış yüzü tanenle sepilenerek ayakkabı astarı, kitap cildi ve süs eşyası yapımında kullanılır. İç tabaka ise temizlenip yumuşatıldıktan sonra kurutulmadan önce morina yada başka balık yağları kullanılarak sepilenir ve böylece bildiğimiz güderi elde edilir. Güderinin yoğun lifleri bol su çekmesini sağlar; kuruyken de iyi toz alınır.
Kağıt yaygınlaşmazdan önce yazı yazmak için kullanılan sert, yarı saydam parşömenler koyun, keçi ve ceylan derisinden, tirşe ise buzağı derisinden yapılırdı. Devletler arasındaki çok önemli sözleşmeler için bugünde çok dayanıklı bir yazı malzemesi olan parşömen kullanılmaktadır.
KONFEKSİYON BÖLÜMÜ
Tabakhanede hazırlanan ve mamül haline gelen deri, konfeksiyon atölyelerinde dikim öncesi, renk tonlarındaki farklılıklardan dolayı ( deriler aynı işlemden geçse de tamamında aynı işlenti ve renk tonunu tutturmak zordur, doğal olarak hayvanların farklı iklimlerden gelmesi, farklı yapılara ve beslenme şartlarına sahip olmaları deride tekstil kadar standart ürün elde etmeyi engelleyen unsurlardır. ), asorti denilen renk ayırma işleminden geçtikten sonra çizim ve kesim ustaları tarafından, falçata yada gümüş kalem ile istenilen model kalıbına uygun olarak çizilip kesilirler. Bu işlemler özel programlı makineler tarafından da yapılmakta ancak derinin üzerindeki doğal oluşumlar, yara izi, kasabın oluşturduğu kesikler gibi bunlardan kaçışta insan inisiyatifini birebir uygulayamayan makineler çok fazla fire verdiği için tercih edilmemektedir. Kesim ,işlemi biten deri ceket, etek ya da pantolon dikim sürecine girer. Burada genelde ayakçı ( ayakta çalıştığı içn verilen isim) ve makineci olarak adlandırılan iki kişiden oluşan ekip karşılıklı regulalı bir çalışma ile ürünü kullanıma hazır hale getirirler.
SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ
Dünyada İtalya, Çin ve Hindistan'ın ardından 4. olduğumuz, kürk işlemede 1. olduğumuz dericilik ülkemizde çeşitli sıkıntılarla boğuşmaktadır. İstihdam oluşturmakta böylesine önemli bir sektörün günümüz Türkiye'sinde işsizlikle mücadele konusunda daha kapsamlı ele alınma mecburiyeti bulunmakta. İnsanlarımızın çeşitli ithal mahreçli ürünler yerine yerli üretimimiz olan deri ürünleri kullanma alışkanlığı edindirmeliyiz. Ayrıca hayvancılıkla birebir ilişkili olan sektör bir çok yan sanayi gelişimini de sağlamaktadır. Bugün kendi kaynakları fazlasıyla kendine yetebilecek konumda olan ülkemiz, dışa bağımlılığını azaltma konusunda kendi elindeki kaynakların kullanımından başlayarak hızla hareket etme ihtiyacı içindedir. Burada dericilik sektörü üyelerine düşen görevler arasında ürünlerin, tanıtımı, ücretlerdeki ulaşılabilirliği, ve ürüne ulaşılabilirliği kolaylaştırmak, bu konuda dışarıdan gelen petrol kaynaklı ürünler ile rekabet ortamını toplu olarak sağlamak zorunluluğundadırlar.
HİLDA DERİ
Sevgili deri ürünleri tüketicileri!
Aile markamız HİLDA DERİ'yi sizlere sunmaktan mutluluk ve gurur duyuyoruz.
Marka, 1976 yılında Şahan ailesinin Denizli/ Acıpayam/ Suçatı köyünden İstanbul'a taşınmaya karar vermesi ve ticarete atılmasıyla kuruldu.
Bunca yıldır bu güzide meslekte yeteneklerimizi geliştirerek mesleğimiz haline getirmeye devam ediyoruz!
Sevgi ve azimle, üretim sanatımızı geliştirmek, yeni yaratıcı fikirler ve bunların vücut bulma tekniklerini aramak. Kullandığımız malzemelerin kalitesine özellikle dikkat ediyoruz. El yapımı parçalarımız için sadece en iyi deri seçimi! Sizin için en kaliteli derilerden ürettiğimiz Erkek ve Kadın Deri Ceket, Pantolon, Etek, Elbise, Yelek, Kaban, Mont, Çanta, Cüzdan ve Aksesuarlarımız ile hizmetinizdeyiz.
Tam memnuniyetinizi hedefliyoruz ve sadakatiniz bizim için en iyi ödül, onay ve teşvik!
Ürünleri keşfetmek ve belki de dünya çapındaki müşteri grubumuza katılmak ister misiniz? Hiçbir şey daha basit değil! Antalya şehir merkezindeki ( GENÇLİK MAH. FEVZİÇAKMAK CAD. TÜRKMEN APT. NO:14/1 MURATPAŞA / ANTALYA / TÜRKİYE ) pazar yerindeki mağazamıza veya doğrudan online mağazamıza bekleriz!
Size her zaman yürekten ve sevgiyle hizmet edeceğiz, yeni müşterilerimizi dört gözle bekliyoruz!